1700’de sürekli yüzey rüzgarlarının, yani alizelerin, 30° Kuzey enlemi ile ekvator çizgisi arasında kuzeydoğu yönünden estiği biliniyordu. Galileo, Yer’in batıya doğru dönüşünün, tropikal kuşakta onu havanın “önüne” geçirdiğini, bu yüzden rüzgarların doğudan geldiğini öne sürmüştü. Daha sonra İngiliz astronom Edmond Halley, ekvator üzerinde en yüksek derecede olan Güneş ısısının havanın yükselmesine neden olduğunu ve yükselen havanın yerini, daha yüksek enlemlerden esen rüzgarların aldığını anladı.
1735’te İngiliz fizikçi George Hadley ticaret rüzgarları ilgili teorisini yayımladı. Güneş’in havanın yükselmesine neden olduğunu kabul ediyordu; ama ekvatora yakın yükselen hava rüzgarların doğudan değil, yalnızca kuzeyden ve güneyden ekvatora doğru esmesine neden olurdu. Hava Yer’le birlikte döndüğü için, 30° kuzeyden ekvatora doğru hareket eden havanın doğuya doğru kendi momentumu olurdu. Ama Yer’in yüzeyi ekvatorda, yüksek enlemlerde olduğundan daha hızlı döner; bu yüzden yüzey hızı havanın hızından fazla olur ve rüzgarların ekvatora yaklaştıkça daha fazla doğudan geldiği anlaşılır.
Hadley’in düşüncesi rüzgar örüntülerini anlamı yolunda bir adımdı, ama yanlışlar içeriyordu. Rüzgarın yön değiştirmesinin anahtarı, rüzgarın doğrusal (düz çizgi) momentumunun değil, açısal momentumunun (dönmesine neden olan) korunmasındadır.
Rüzgarlar Hakkında Tarihsel Gelişmeler
1616 – Galileo Galilei Yer’in döndüğünün kanıtı olarak ticaret rüzgarlarını gösterir.
1686 – Edmond Halley, gökyüzünde batıya doğru yol alan Güneş’in havanın yükselmesine ve doğudan esen rüzgarla yer değiştirmesine neden olduğunu öne sürer.
1793 – John Dalton, Hadley’in teorisini destekleyen Meteorological Observations and Essays‘ı (Meteorolojik Gözlemler ve Yazılar) yayımlar.
1835 – Gustave Coriolis; Hadley’in düşüncelerini geliştirip, rüzgarın yönünü değiştiren “bileşik bir merkezkaç kuvveti” tarif eder.
1856 – Amerikalı meteorolog William Ferrel, alçak basınç merkezine çekilen havanın günbatısı rüzgarlarını yarattığı orta enlemlerde (30-60°) bir dönüş hücresi saptar.