Işık Düz Çizgiler Halinde Gözümüze Girer

Arap astronom ve matematikçi İbn-i Heysem İslam uygarlığının altın çağında Bağdat’ta yaşadı ve dünyanın ilk deneysel bilim insanıydı. Daha önceki Yunan ve İranlı düşünürler doğal dünyayı çeşitli biçimlerde açıklarken, vardıkları sonuçlara fiziksel deneylerle değil, soyut akıl yürütmeyle ulaşmışlardı. Gelişen bir İslami merak ve araştırma kültürü içinde çalışan İbn-i Heysem, şimdi bilimsel dediğimiz yöntemi kullanan ilk kişiydi: Hipotezler öne sürmek için ve bunları yöntemli bir biçimde deneylerle test etmek. Onun da gözlemlediği gibi “Hakikati arayan kişi, eskilerin yazdıklarını okuyan ve…. onlara itimat eden kişi değil, aksine onlara olan inancından şüphe duyan ve onlardan aldıklarını sorgulayan kişidir, muhakemeye ve ispata teslim olan kişidir.”

İbn i Heysem

Görmeyi Anlamak

İbn-i Heysem, bugün optik biliminin kurucusu olarak hatırlanır. En önemli eserleri gözün yapısına ve görme sürecine ilişkin incelemelerdi. Yunan bilginler Öklid ve daha sonra Ptolemaios (Batlamyus), görmenin gözden çıkan ve kişinin baktığı şeyden seken “ışınlardan” kaynaklandığına inandılar. İbn-i Heysem gölgeleri ve yansımayı gözlemleyerek, ışığın nesnelerden sektiği ve düz çizgiler halinde gözlerimize girdiğini gösterdi. Görme, en azından retinaya ulaşana kadar, aktif değil, daha çok pasif bir olguydu. Fark etti ki, “her hangi bir ışıkla aydınlatılan her renki cismin her noktasından, o noktadan çizilebilir her düz hat boyunca ışık ve renk çıkar.” Şeyleri görmek için, ışığın içeri girmesi için gözlerimizi açmamız yeter. Yapabilse bile, gözün ışık göndermesine gerek yoktur.

1- Güneş ışığı nesnelere çarpıp seker.

2- Işık düz çizgiler halinde seker.

3- Görmek için gözlerimizi açmaktan başka bir şeye ihtiyacımız yoktur.

4- Işık doğru çizgiler halinde gözümüze girer.

Görmeyi Anlamak

İbn-i Heysem, ters bir görüntüyü bir perdeye yansıtan optik bir aygıt olan karanlık odanın ilk bilimsel tarifini verdi.

İbn-i Heysem boğa gözleriyle yaptığı deneylerden, ışığın küçük bir delikten (gözbebeği) girdiğini ve bir mercek tarafından, gözün arka tarafında duyarlı bir yüzeye odaklandığını da anladı. Bununla birlikte, gözü bir mercek kabul etmesine rağmen, gözün ya da beynin bir görüntüyü nasıl oluşturduğunu açıklamadı.

Işık Deneyleri

İbn-i Heysem’in yedi ciltlik anıtsal eseri Kitab el-Menazır’ı ışık teorisiyle görme teorisini açıklar. 650 yıl sonra Isaac Newton’ın Principia’ı yayımlanana kadar, konusunda ana otorite olarak kaldı. Kitap ışık ile merceklerin etkileşimini araştırır ve ışığın kırılım (yön değiştirme) olgusu tarif eder – Hollandalı bilim insanı Willebrord van Roijen Snell’in kırılım yasasından 700 yıl önce. Işığın atmosferde kırılmasını da inceler ve gölgeleri, gökkuşağını ve tutulmaları tasvir eder. Kitab el-Menazır, Avrupa’da Rönesans döneminde İbn-i Heysem’in bilimsel yöntemini canlandıran bilim insanlarından biri olan Francis Bacon da aralarında olmak üzere, daha sonra Batılı bilim insanlarını büyük ölçüde etkiledi.

İbn-i Heysem Kimdir?

Ebu Ali el-Hasan İbnü’l-Heysem (Batıda Alhazen olarak tanınır) Basra’da doğdu ve Bağdat’ta eğitim gördü. Gençken Basra’da devlet memurluğu verildi ama kısa sürede sıkıldı. Bir rivayete göre, Mısır’da Bil’in her yıl taşmasından kaynaklanan sorunları işitince Halife el-Hekim’e bir mektup yazıp, taşkını düzenlemek için bir baraj yapmayı teklif etti ve Kahire’de el üstünde karşılandı. Ne var ki, kentin güneyine gidip ırmağın büyüklüğünü görünce – Asvan’da genişliği 1.6 kilometre – eldeki teknolojiyle işin imkansız olduğunu anladı. Halifenin gazabından kurtulmak için, deliliğe vurdu ve 12 yıl ev hapsinde kaldı. O sürede en önemli eserini yazdı.

Önemli Eserleri:

1011-21 – Kitab el-Menazır
y.1030 – Işık Üzerine Bir Konuşma
y.1030 – Ay’ın Işığı Üzerine

Görme Hakkında Tarihi Gelişmeler

MÖ 350: Aristoteles, görmenin bir nesneden göze giren fiziksel formlardan kaynaklandığını savunur.

MÖ 300: Öklid, gözün sekip göze geri gelen ışınlar gönderdiğini savunur.

980: Ebu Sehl ışığın kırılmasını araştırır ve kırılım yasalarını türetir.

1240: İngiliz piskopos Robert Grosseteste, optik deneylerinde geometriyi kullanır ve rengin doğasını doğru bir biçimde tarif eder.

1604: Johannes Kepler’in retinal görüntü teorisi, doğrudan İbn-i Heysem’in eserine dayanır.

1620: İbn-i Heysem’in düşünceleri, deneye dayalı bilimsel bir yöntemi savunan Francis Bacon’ı etkiler.