Modern bitki ya da hayvan türü kavramı üremeye dayanır. Bir tür, fiilen ya da potansiyel olarak çiftleşip yavrulayabilen bütün bireyleri kapsar. İlk kez İngiliz doğa tarihçisi John Ray’ın 1686’da tanıttığı bu kavram hala taksonominin – şimdi genetikçilerin önemli rol oynadığı sınıflandırma bilimi – dayanağıdır.
Metafiziksel Yaklaşım
Bu dönemde “tür” kavramı yaygın kullanılmaktaydı; ama karışık bir biçimde dinle ve metafizikle – eski Yunanistan’dan kalan bir yaklaşım – bağlantılıydı. Yunan filozoflar Platon, Aristoteles ve Theophrastos sınıflandırmayı tartışmış ve canlı ya da cansız her çeşit şey gruplarını ve alt gruplarını tarif etmek için “cins” ve “tür” gibi terimler kullanmıştı. Bunu yaparken “öz” ya da “can” gibi muğlak niteliklere başvurmuşlardı. Haliyle bir türün üyeleri, aynı görünüşü ya da birileriyle çiftleşip üreme yeteneğini paylaştıkları için değil, aynı “özü” paylaştıkları için o türe aitti. 17. yüzyılda binlerce sınıflandırma vardı. Birçoğu harf sırasına göre ya da bitkileri tedavi edebildikleri hastalıklara göre sınıflandırmak gibi, folklordan türetilen gruplara göre düzenlenmişti. 1666’da Ray, üç yıllık Avrupa turundan büyük bir hayvan ve bitki koleksiyonuyla döndü; bunları, meslektaşı Francis Willughby ile birlikte, daha bilimsel bir biçimde sınıflandırma niyetindeydi.
Pratik Doğa
Ray pratik, gözleme dayanan yeni bir yaklaşım sundu. Bitkilerin köklerinden sap uçlarına ve çiçeklerine kadar bütün bölümlerini inceledi. “Taçyaprak” ve “polen” terimlerinin genel kullanıma girmesini teşvik etti ve sınıflandırmada tohum tipi gibi çiçek tipinin de önemli bir özellik olması gerektiğine karar verdi. Tek çenetliler (tohumları tek çenetli bitkiler) ve iki çenetliler (tohumları iki çenetli bitkiler) ayrımını da yaptı. Bununla birlikte, tür sayısının kullanışsız olacak kadar çoğalmasını önlemek için, sınıflandırma amacıyla kullanılan özellik sayısını sınırlamayı önerdi. Büyük eseri Historia Plantarum (Bitkilerin Tarihi) 1686, 1688 ve 1704’te üç cilt olarak yayımlandı ve 18.000’den fazla başlık içerir.
Ray’e göre üreme, bir türü tanımlamanın anahtarıydı. Kendi tanımının kaynağı, örnek toplama, tohum ekme ve çimlenmelerini gözlemleme deneyimiydi: Bitki “türlerini belirlemenin, tohumdan yayılarak kendini devam ettiren ayırt edici özelliklerden daha güvenli bir ölçüt aklıma gelmedi… Aynı şeklide farklı hayvanlar da kendi türlerini korur; bir türün tohumundan başka bir tür katiyen çıkmaz.” Ray, bir doğru-üreme grubunun temelini attı ve bugün türler hala buna göre tanımlanır.